Genelde edebi klasiklerin ve tragedyaların uyarlamaları beğenilmez. Aksi örneği olarak ilk aklıma gelen 2012 yapımı Les Misérables filmi. Peki ben neden bahsedeceğim? Almanca bir Antigone uyarlamasından.
Antigone tragedyasını bilirsiniz. Bilmeyenler için kısaca özetleyeyim; Oedipus'un kızı Antigone Thebai şehrinde yaşamaktadır. Oedipus, kendisi hakkındaki gerçeği öğrendikten sonra kendini kör eder. Şehir Oedipus'un dayısı Kreon tarafından yönetilir. Ancak tahtta hak iddia eden Oedipus'un oğlu Polyneikes (kelime anlamı kavgacı) düşmanla bir olup Thebai'ye saldırır. Eteokles ise şehri savunurken ölür. Katı bir adam olan Kreon, Eteokles için tam teşekküllü bir cenaze töreni düzenler. Polyneikes'i ise gömülmeden bırakır. Mitoloji Yunanistan'ında ölünün gömülmesi, ölüye saygı çok önemli kavramlardır. Hades'in kapısına gelince her şey unutulur. Ancak Kreon bu yasayı çiğner. Antigone, kardeşinin cesedinin hayvanlara yem edilmesini yanlış bulur ve ölü bedenin üzerine hayvanların gelmemesi için biraz toprak serper. Kreon'un emrini çiğnediği için yakalanır ve karşısına çıkartılır. Kreon, oğlu Haimon ile nişanlı olan Antigone'nin pişmanlık göstermesi halinde affetmeye yakın olsa da Antigone pişman olmaz. Aksine Kreon'a baş kaldırır. Kreon ise Antigone'yi ölüme mahkum eder. Bunun üzerine Haimon da kendini öldürür. Haimon'un öldüğünü öğrenen annesi kendini asar. Bu tragedyadan çıkartılacak sonuç Tanrı yasalarını sorgulamamak, doğru bildiğinde ısrar etmek, katı davranmamak şeklinde özetlenebilir.
Alman-Fransız yapımı bu filmde hikaye olduğu gibi aktarılmış. Açık alanda farklı planlardan çekimler yapılmış. Filmi bu kadar etkileyici yapan şey de bu. Dekor yok, doğal bir arkaplanda yalnızca kostümlerle üretilen bir ortam var. Faşist estetiğine yakın bir Kreon, saflığın sembolü beyaz elbisesiyle Antigone, kapkara giyinmiş koro... Antigone tragedyasını beyazperdeye aktarmak bence riskli bir deneme ve başka türlü altından kalkılmazdı. Ucuz ya da şatafatlı görünmeden, yine de olduğu gibi aktarılması gerekiyordu. Yönetmenler bunu başarmışlar.

Hikaye üzerinden yorum yapayım. Slavoj Zizek, Antigone'nin Üç Yaşamı adlı kitabında Antigone'nin Kreon ile konuşmasını dönüm noktası alarak tragedyayı üç farklı sonla tekrar yoruma açıyor. Zizek, Antigone'ye duyulan şefkati ve sempatiyi bir kenara bırakarak onu sorunun bir parçası haline getiriyor.

Zizek'in ilk versiyonunda Sofokles'in anlatısına ufak dokunuşlar haricinde (en azından olay örgüsünde) sadık kalınmış. Mesela bu versiyonda Antigone, eril bir alan olan siyasete dahil olmakla suçlanıyor:
"Hayır hayır, yaşadıkça ben, hiçbir kadın kamusal alanda kafa tutup yönetemez beni."
(Antigone isminden yola çıkarak)
"Arızası adından da belli. Hem "bükülmez"
hem de "doğurmaya karşı" demek anlamı.
Toplumumuzdaki kadınlar doğurup anne olarak
bükülüp tâbî olurlar erkeklerin üstün iradesine."

Zizek'in ikinci versiyonunda ise Kreon insafa gelerek ölüyü gömmeyi kabul eder ancak vatan hainine gösterilen merhamet halkı öfkelendirir. Kreon ve Haimon linç edilerek öldürülür. Bütün olayların müsebbibi Antigone buna çok şaşırır. Burada Antigone idealizmine sıkışmış ve kaosa neden olmuştur, yine de bunun sebebini anlayamaz.

Zizek'in son versiyonunda ise Zizek kendi ıslak devrim fantezisini açık eder. Koro Kreon'u onaylayan edilgen bir yapı olmaktan çıkar, Kreon ve Antigone'yi dinler ve demokratik bir halk devrimi yapmaya karar verir. Kreon da Antigone de idam edilir. Haimon intihar eder. Bu versiyondaki Antigone halkın tarafını tuttuğunu savunur ancak Koro Antigone'nin Kreon'dan bile daha suçlu olduğuna kanaat getirir; çünkü Antigone halkın "sesi" olurken halkı kendi sesinden yoksun bırakmıştır. Halkın kendisi adına konuşacak birisine veya onlara sempati duyacak bir asilzadeye ihtiyacı yoktur. Koro bir Brecht şiiri eşliğinde Antigone'yi idam eder:
"Düşmanımız, dayından daha da tehlikeli bir düşmanımız olduğunu biliyoruz. İşte bu yüzden seni şimdi toprakta bir deliğin önüne koyacağız. Lakin iyi taraflarını ve güzel niteliklerini göz önünde bulundurarak boynunu iyi bir kılıçla vurup seni iyi bir kürekle iyi bir toprağa gömeceğiz."

İlk versiyonda Zizek anlatıyı neredeyse olduğu gibi bırakıp bazı kısımları güncelleştirmiş. İkincisinde iyi niyetli veya idealist davranarak kötü sonuçlara yol açabileceğimizi ve ufkumuzu geniş tutmamız gerektiğini ima etmiş. Son versiyonda ise düpedüz kafasındaki devrimi ve düşmanlarını resmetmiş. Bu soru işaretleri ışığında Antigone'yi izlemeniz güzel bir zihin pratiği olacaktır.